DOĞRU İLE ÇELİŞKİYE DÜŞME:
Gönül istiyor ki bir kültür seferberliği
başlatılsa ve ‘’Türk insanı’’, bozulan kültürel değerlerini düzeltmek ve
bozulmak istenen kültürel değerlerinin korunması için bir çaba içine girse.
Özümden ayrılmakla kazancım ne, zararım ne muhasebesini yapsa. Girdiği çıkmaz
sokaklar da başına gelecekleri görebilse. Bu kötü gidişe dur demek için
insanımızın ışığı araması. Işığın ruhumuzdaki karanlıkları silmesini, kültürel
değerlerimiz üzerinde oluşan tahribatların tamir edilmesi lazım. Şimdiye kadar
oluşan kültür bozulmaları sonucunda; toplumda ki bunalım had safhaya gelmiş
durumda. Kime baksanız gergin, stresli. Halinden memnun değil. Gözlerinden alev
fışkırır halde. Toplumun önemli bir kesimi
mutsuz durumda. Kimse-kimseye güvenmiyor. Kimse-kimseye saygı duymuyor. Kimse-kimseyi
sevmiyor. Oysa Türk kültürün de,’’Güven’’ başarının anasıdır, beceriyi
destekler,enerjiyi geliştirir,zihin güçlerini sağlamlaştırır,kudreti
artırır.Bunu bilmemize rağmen ,
,bencillik
esir aldı bizleri.Bu da bize,’’ kurtarıcı sevgi alevini söndürttü, öldürücü
menfaat ve benzeri alevleri iyice yakarak ruhumuzun yok olmasına sebep oldu. Bencilliğimizin,
hasisliğimizin, açgözlülüğümüzün, dar fikirliliğimizin ve tembelliğimizin
cezasını çekiyoruz. Bundan kaçış yok. Kimse hakkını aramaya cesaret
edemiyor.Yarınına güvenle bakamıyor.
Doğruyu aramak ve yapmak için doğmadık
mı? Sadece dert yanıyoruz.İnsan aldatınca da üzülüyor ,aldatılınca da
üzülüyor.Zayıf noktalarımız ne bunları yeniden nasıl kuvvetlendiririz demiyor.
Kaybettiğimiz güzellikleri nasıl kazandık, neden kaybettik araştırmıyor. Başına
gelmeyince olanların farkında bile değil. Oysa Türk kültüründe asıl medeniyet,
insanlık, efendilik, sevgidir, saygıdır, edeptir, inceliktir. Unuttuk bu değerleri.
Bu değerler bizim yaşamımıza güzellikler katardı. Hakkına razı olarak yaşamayı,
hak yememeyi, sabıkı, şükürcü, kanaati,
şefkati, merhameti, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı ve tevazu içinde
yaşamamızı sağlardı. Ne yazık ki bugün’’ ben’’ merkezli bir yaşamayı işimize
geldiği için tercih ettik. Nefsimizin hırslarına esir olup, çıkar ilişkilerini
hayatımızın dümeni yaptık. Dağı görüp tavşan denizi görüp balık olduk. Bunun
adına da çağı yakaladık, ilericiyiz, aydınız, uygarız diyoruz. Bu kültür bozulmaları
sayesinde he şeyin, her ilişkinin sahtesi çıktı. Madde uğruna her yol mübah
oldu. Bu rezillikler, bu kepazelikler, millet hayatını mahvediyor. Bir de yeni
bir kültür oluşturulmaya çalışılıyor. ‘’ya madde,’’ ya mana’’ diye. Oysa
kültürümüzde;’’Siz yalnız bedenden mi ibaretsiniz de hep madde diyorsunuz?
’’Siz yalnız ruhtan mı ibaretsiniz de mana diyorsunuz? Bugün bu kültürü
oluşturmak isteyenler ne bu dünya da ne de ahirette mutlu olamazlar. Oysa,
dinimiz İslam ‘’hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, hemen ölecekmiş gibi ahirette
çalışınız demektedir.Biz işimize ne geliyorsa onu yapıp çıkarımızı düşünüyoruz.
Bu gün diyorlar ki dünya kafirin, ahiret Müslüman’ın. Hz. Ali’ye sormuşlar:’’Efendim’,demişler,’’siz bir
kimsenin cennete mi cehenneme mi gideceğini şimdiden bilebilir misiniz?’’ O
da’’ evet’’ demiş,’’nasıl’’diye sormuşlar.’’Bunun için illa geleceği bilmek
gerekmez. O kişinin dünya hayatına bakarım; pırıl pırıl, tertemiz bir yaşantısı
var mı, herkesle güzel geçiniyor, insanlara sevgiyle yaklaşıyor, her anını dolu
dolu şükür duyguları içinde geçiriyor mu? Bunları yapabilen bir kimse zaten bu
dünyadayken cenneti bulmuş demektir,o ahirette de cennette olur.’’ Diye cevap
vermiş. Bütün mesele dünya hayatı ile ahiret hayatını birbirinden ayırmamak,
madde ile mana arasında sentezi iyi yapmak gerekir.
Akıl ile bilimi ve sanatı yücelterek
medeniyette ilerlemezsek gerçek güzellikleri yaşayamayız. Türk kültürü insan
merkezli olduğu için insanın sosyal ve içtimai hayatında mutsuz olacağı her
şeyi reddeder. Dünyada bir iyilik yapamazsan, kötülükte yapma, kötülük
tohumları ekme. Daima herkese karşı iyi, sevecen, cömert, sevgi dolu fikirler
üret. Keder ve gölge yerine, güneş ve sevinç, cesaretsizlik yerine ümit ve
cesaret yay. Sadeliğe ve güzel alışkanlıklara yönel. Maddi ve manevi kötülük
fikirlerinden uzak dur. İyilik fikirleri dostun olsun. Zihnini adalet ve
doğruluk fikirleriyle besle. Kimseye zarar vermeden yaşama anlayışı ile
nefsimize hakim olmalıyız. Bu ilkelerle hareket ettikçe zihin ışıklı, verimli;
hayırlı fikirlerle dolar ve bu fikirler bir alışkanlık halinde iş ve uygulama
alanına yayılır. İnsanlar içlerinde mükemmel bir insanı barındırarak yaşamalı,
kalp kırdıysa onarmaya çalışmalı.
BİLAL GÜRER
02/08/2013 AYVALIK
Kıymetli arkadaşım fikrine sağlık kalemine ve bileğine güç diliyorum,toplum olarak unutmuş olduğumuz değer ve yargıları hatırlattığın için teşekkür eder devamını bekler başarılar dilerim.
YanıtlaSil