DİPLOMA VE SONRASI
Yaşamımızdaki başarı ve başarısızlıklarımızın temelinin atıldığı yerdir mahrem olan evimiz ve toplumun eğitim-öğretim görüp, sevgiyi, saygıyı, temizliği, hakkı, hukuku, sorumluluğu,sorumsuzluğu, geçinmeyi, geçimsizliği, başarıya nasıl ulaşacağımızı , beraber iş yapmayı, çevremizi temiz tutmayı, toplumsal kurallara uyum sağlamayı, vatan sevgisini, milli kültürümüzü ve insanlaşma da gerekli olan eğitimin ilk adımının atıldığı yerdir evimiz ve okullarımız. Fırsat
eşitsizlikleri, bölgeler arasındaki dengesizlikler, fiziki alan eksiklikleri çok sayıda noksanların olduğu, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin olmadığı okullar açılıyor. Devamlı değişen sınav sistemiyle seçerek aldığımız maliyeti yüksek öğrencileri robot gibi yapıp hayata hazırlasın dediğimiz öğretmenleri nasıl seçiyoruz? Benden olsun da nasıl olursa olsun anlayışı ile atanmış, formasyon olarak yetersiz öğretmenler. Liyakat ve kabiliyetin esas alınmadığı atamalarla oluşturulmuş idari ve öğretim kadroları. Devamlı değişen sistem değişiklikleri ve onun oluşturduğu kargaşalar. Daha sayılamayacak kadar çok çarpıklıklar ile dolu bir öğretim sisteminin içinden maddi ve manevi yokluklar
içinde çocukları bir iş sahibi olsun diye çırpınıp duran aileler. Bütün bu çabalar ayarı ne olursa olsun ama adı altın olsun dediğimiz diploma.Aklını iyi kullanarak kazandığı imtihanları başararak alınan belgedir
diploma. Ama ayarı en yüksek altın ayarı düşük altına göre ne kadar kıymetli ve her zaman bir adım önde ise diplomada öyledir. Bütün bu acı tablo okul öncesinden üniversiteye kadar aşağı yukarı aynı. Ailemize ve milletimize maliyeti çok yüksek olan diplomayı aldık diyen vatan evladı hayata atılmak için tam manasıyla donanımlı mı acaba? Diploma
almakla hayatta başarılı olacak mı acaba? Oysa pek az insan hayatta büyük
işler yapar, ama büyük çoğunluk küçük işleri çok iyi yapar. Milletimizin
diplomalılardan beklentileri ne? Bu beklentilerin ne kadarına karşılık
verebiliyor diplomalılar. Diploma sahipleri diyor ki; Diploma almak için
öğrendiklerimizi, bilgilerimizi devamlı artırmak
için gayret sarf etmezsek milletin bizden beklediklerini karşılık veremeyiz.
Hayat devam ettikçe, her zaman bir yenilenme fırsatının olduğunu bilerek,
bilgilerimizi geliştirerek biçimlendirip sahip olabileceğimiz bir geleceği
bizim yapmamız lazım..
Milletimiz diplomalılara, aydın gözü ile bakmaktadır. Diplomaya sahip
olmak insanın aydın olması için yeterli de olmaz delil de olamaz. Aydın değişmekten korkmamalı.
Bilim ve akıl dünyada önemli değişiklikler meydana getiriyor. Dünyada olup
bitenleri iyi görüp neden ben de dünyadaki ilim ve teknikteki gelişmeleri ben
de yapabilirim demiyoruz. Hayatta en zor şey amaçsız insanlarla birlikte
yaşamaktır. Çünkü bilgisiz adam inandırıldı mı anlayamadığına tapar. Nasıl bilgisizlerin
eğlencesi mal ve serveti ise, aydının da diploma ile kazandığı ilim ve irfan da
onun sonu gelmeyen malıdır, servetidir. Cahiller mallarının varlıkları ile
övünürler aydınlar da topluma faydalı işler yaparak ölümsüzleşirler. Bu
dünyadan o kadar korkuluk geldi gitti ama anılan, konuşulan, eserleri elden
ele, dilden dile dolaşan, meydana getirdiği eserler, gezilen dolaşılan, müzelerde sergilenen eserler
kimler tarafından meydana getirilmiştir. Elbette ki bu eserler asıl hüner
sahibi, kendisini devamlı yenileyen
bilgeler tarafından meydana getirilmiştir. Bu bilgeler ve sanatkarlar önce milletlerine sonra
da insanlığa köle oldular. Şimdi de insanlığa sultan.
Muhakkak ki ilmin, alimliğin,
sanatkarlığın sınırı yoktur. Her ilim, her ihtisas devamlı gelişme halinde. Her
gün yeni keşifler yapılmakta, yeni teoriler ortaya atılmakta, yeni müesseseler
oluşmakta. Zamanımızda bütün ilim ve sanat dalları akıllara durgunluk verecek
şekilde gelişiyor. Ama bütün bu gelişmeler bilgisini, kültürünü, araştırmalarını
bir taraftan da çalışma prensip ve kanaatlerini geliştiren aydın dediğimiz
diplomalı veya diplomasız sanatkarlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Her
gelişme hakkında bilgi sahibi olmak elbette mümkün değildir. Ama aydınım diyen
insan uğraştığı alanda kendisini devamlı olarak geliştirmek, alanı ile ilgili
dünyada yapılan çalışmaları, gelişmeleri takip etmek zorundadır. Bir taraftan
da genel kültürünü genişletmelidir. Bunun için de okumalı, devamlı okumalı. İlim
öyle bir denizdir ki ben biliyorum diyen cahilin ta kendisidir. İlim aşığı,
aşık olduğu ilim yolunda hayatını cömertçe harcar. İlim ile uğraşmaktan zevk
alanlar sayesinde ölmez eserler meydana gelir. Allah’tan başka en çok ilme
değer verenlerin aklının ve yüreğindeki ışığın ürettiği bilgilerle gelişen
medeniyet sayesinde mutlu değilmiyiz? İyi
bir araştırmacı ve aynı zamanda ilmini cömertçe başkaları ile paylaşmaktan zevk
alanlar ilim nuru ile etraflarını aydınlatmalılar ki bu ilimlerden
faydalanmak isteyenler faydalansın. İnsan hem yapan, hem bozan, hem seven, hem
kıran bir varlıktır. İnsanın değeri milletine verdikleri ile ölçülür, sahip oldukları
ile değil. Öğrenme ve öğrendiklerimizle topluma hizmet hevesimizi canlı tutup
yılmadan çoğaltmalıyız.
Dünya
da bilim ve aklı asırlar önce kullanmaya başlayan milletler, elektrik ve
elektronikte, tıpta, akıllara durgunluk veren akıllıların ürettikleri, bilgisayar ve haberleşme
de ki gelişmeler, uydu ve yeraltı zenginliklerinin fotoğraflarının çekimleri, fizikte, kimyada, biyolojide, genetikte, edebiyatta, matematikte, felsefede, mantıkta, sosyolojide daha bir çok alanda yapılan çalışmalar sonucunda insanlığa ve ülkelerine hizmet etmektedirler. Yeni yeni icatlar her gün piyasaya sunulmakta. Hayatı kolaylaştıran ve geniş
pazarlar bulabilen bu ürünler, diplomalarını geliştirenlerin sayesinde ülkelerine
önemli ölçüde milli gelir sağlamaktadır. Akıl ve bilim sayesinde devamlı gelişme sağlayan bu ülkelerin bilim adamları diğer ülkelerin pazarlarını ele geçirerek ülkelerine çok önemli ekonomik katkı da bulunmaktadırlar. Devletler her insanının eğitimde gelişmeleri takip etmesine imkan sağlamalı ve vatandaşının önünü açmalıdır. Yeter ki öğren ve öğrendiklerinden toplum istifade etsin demelidir. Her diploma sahibi diplomasının geçmişi hakkında
bilgi sahibi olmalıdır. Diplomasının tarihi, iktisadi, felsefi, sosyolojik ve
kültürel hayatımız üzerindeki etkilerini iyi bilmelidir. Diploması ile ilgili dünyadaki gelişmeleri takip etmelidir. Diploma sahibi olarak
görevlerinizi yaparken her işinizde adalet ve ahlakı yanyana yürütmek göreviniz
olmalı. Adaletsizlik, haksızlık ve zulmün olduğu yerde insanın ruhu ve gururu
incinir. Diplomalıların görevi bulundukları yerde zayıfları kuvvetlilere, haklıları haksızlara karşı korumaları gerekmektedir. Nasıl bir dünya da yaşamak
istiyorsak onu biz düşüncelerimizle oluştururuz. Biz olayları kontrol eden bir
dünyayı oluşturamıyorsak olaylar bizi kontrolü altına alır. İpleri elinde tutan
kazanır. Ne kadar mutlu olmaya karar vermişsek o kadar mutlu oluruz. Bunun için de çalış,çalış daha çok çalış. Başarısızlık yoktur, başkalarının yaptığı ve başardığı işi sende başarabileceğinin farkında olarak aklı iyi kullanman gerekir. Mehmet Akif Ersoy'un medeniyet hakkında dediği gibi 'işleri var dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi' Bizim de medeniyete katkıda bulunma mecburiyetimiz olduğunun bilinci de olmak zorundayız.
Geleceğimizi aklın ve ilmin ürettiği malzemelerle kurarken, mutluluk
veya felaketimizi kendi ellerimizle oluşturacağız. Biz seçeceğiz geleceğimizi
ve hazırlayacağız yaşamak istediğimiz dünyamızı. Diplomalılar; gittiğiniz her
yerde başarı, sağlık, sevinç ışınları yayın, ümit ve cesaret ışıkları saçan
insanlardan biri de siz olun. Unutmayın; zayıfları kuvvetlendiren insan’’Dünyanın ışığı’’
olarak anılmaya değerdir. Yapacağınız her işinizi severek yapın. Sevginin bir şifa kudreti olduğunu, ahenk,
güzellik,doğruluk fikirlerinin hayatı yükselttiğini, güzelleştirdiğini, biçimlendirip şekillendirdiğini bilelim. Sahip olabileceğimiz bir gelecekte yaşamak bizim elimizde. Yapacağımız her işte sevginin içten ve samimi olması önemlidir. Zaten içten gelmeyen ve samimi olmayan şey, sevgi değildir. Fikir vücuda hakim olup orada sevgi sevgiyi
çeksin
BİLAL GÜRER
AYVALIK 09/ 09/ 2013.
BİLAL GÜRER
AYVALIK 09/ 09/ 2013.
güzel yazı.tebrik ederiz..
YanıtlaSil