18 Mart 2016 Cuma

101 YIL ÖNCE KIŞLALAR DOLUP BOŞALIRKEN
101 yıl önce ne oldu?
İsterseniz yüreğinizden kopan bir parça gibi düşünün, isterseniz de kurgulanmış bir filmmiş gibi algılayın. Bu herkesin vicdani muhasebesiyle açacağı bir penceredir.
Evet, ne oldu 1915 yılının yalnızlığında?
Tarihimizi, asaletimizi ve karakterimizi kurtarmak için mi verdik hayat-memat mücadelesini, yoksa birileri sonradan inkâr etsin diye mi?
Çok acı da olsa, gerçekleri görmemiz gerekir.
Atalarımızın asırlarca akıl, bilim ve sanata sırtını döndüğünü, okumamanın, yazmamanın acı hakikatleri, sefaleti büyüttüğünü, devleti yöneten sorumluların temel meselelerden uzak, ülkenin içeriden ve dışarıdan çökertilmeye çalışıldığını bilmemiz gerekir…
Medeniyette güçlü bir devlet olamamanın, milleti yoksul, ülkeyi her alanda geri bıraktığını, asırlarca süren gaflet uykusundan gördüğümüz zararları, bugün uyanıp görmemiz gerekir…
Yönetenlerin görevlerini ihmal ettiğini, töreyi ihmal ettiğini, bu nedenle ekonomiden eğitime, sağlıktan adalete, ülkenin bütün meselelerine çözüm bulmak için politika üreteme de başarılı olamadığını anlamamız gerekir…
Asırlar önce atalarımız Rönesans ve reformu yapan ülkelerin, akıl ve bilimde yaptıklarının neticelerini seyredip, başımıza neler geleceğini düşünmeden yaşadığını, sömürgecilerin asırlar sonrasını düşünerek irili ufaklı sömürgeler elde etmek için çalıştığını, o dönemde batılıların sömürülecek her şeyin Osmanlı topraklarında olduğunu bilerek kilit ülke olarak Osmanlı devletini seçtiğini idrak etmemiz gerekir…
Emperyalist İngiliz, Fransız, Rusya ve İtalya’nın, sürekli borçlanarak, öz değerlerinden koparak, kendi kendisinden uzaklaşarak yaşama mücadelesi veren Osmanlı devletini paylaşmak için ittifak kurduğunu unutmamamız gerekir…
Asırlardır bir arada beraber yaşayan Osmanlı halkının milliyet ve din duyguları ayrılıkçı hareketleri emperyalist güçlerin besleyip, silahlandırıp, isyanlar çıkarttığını, her alanda bunalımları artırarak Osmanlı’yı teslim almaya çalıştığını hatırlamamız gerekir…
Düşünce bunalımı üretip, zihinleri bulandırıp, sorunları karmaşık bir hale sokarak, devletin ve toplumun içinden çürüyüp, gönül birliğinin bozulduğu felaketini yaydıklarını ve yaymaya devam ettiklerini artık anlamamız gerekir…
Ki;
Birkaç asırdır dünden bugüne ağırlaşarak birikmiş olan sorunlara Atatürk’ün ve Cumhuriyeti kuranların çözüm bulduğunu da bilelim. Ve ömrü vefa etmediği için gerçekleştirilemeyen idealler ve ülküler o dönem itibariyle kaldırıldığı rafta kalmasın...
Bütün bu sorunlara bugün kim ve nasıl çözüm bulacak sorusuna cevap bulmamız gerekir...
Ve biliyoruz ki, bütün bunları başarmak için “muhtaç olduğumuz güç, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.”.
Ey Türk evladı titre ve kendine dön. Dön ki, 101 yıl önce kışlaların boşuna dolup boşalmadığını gösterelim, kışlalardan boşalanlara rahmet okuyalım, dolduranları minnetle analım ve gelecek günlere umutla bakabilelim…
BİLAL GÜRER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder