18 Kasım 2018 Pazar

Hasta gönüllülere inanma;
İnsanlar arasında güveni sarsan, toplumu huzursuz eden, kargaşaya ve anlaşmazlıklara, kavga ve huzursuzluklara, doğrunun ve adaletin yerini bulmasının gecikmesine sebep olan, yalanın bin yüzünü kullanan yalancılara sakın inanma, perişan olursun sen de aman,
İşindeki hileleri, sözündeki yalanları gizlemesini bilen kurnazların, zayıf taraflarımızı tespit ederek duygularımızı okşayan, güzel ve yumuşak, hoşa giden ve etkileyici, tatlı ve hileli, inandırıcı ve gücümüzü tüketen sözlerine inanırsan; olur sonra, halin yaman!
İkili oynayan, yanardöner ve güven duyulmayan, bir söylediği bir söylediğini tutmayan, yaptıkları ile hayal kırıklığı yaratan, dilinde tat, kalbinde fesat, kin ve kibir olan, davranışları ile karşısındakinin kalbine şüphe yerleştiren, ikiyüzlü insanlara inanma: bunların dışı melek, içi de yılan,
Hayatı yalnız kendisi için yaşayan, insani değerleri yitirmeyi önemsemeden menfaatleri için akla gelmeyen haksızlıkları yapan, düşüncelerinin okunmaması için her yola başvuran doğruları da kendi menfaatine göre değiştiren insanlara inanma,bunlar dost görünür, hem de candan.
T.C.Bilal Gürer

17 Kasım 2018 Cumartesi

Sevgili Arkadaşım Bilal Gürer bir kitap yayımladı. Kitabı henüz görmedim, ama içinde neler olduğunu biliyorum. Çünkü o kitaptaki yazıların bir bölümünü zaman zaman benimle de paylaştı. Onlardan bazılarını facebookta da paylaştım. Bilal arkadaşım, bu kitabı yayına vermeden önce benim de görüp düzeltmeler yapmamı istedi, ama o sıralarda göz ameliyatlarım nefeniyle bu isteğine karşılık verememiştim. Keşke benim de bir katkım olsaydı, bundan çok mutlu olurdum. Kısmet değilmiş. Bu gün kitap hakkında çok güzel bir değerlendirme yazısı yazan, adını bilmediğim bir arkadaşının yazısını bana da göndermiş. Bu yazı o kadar güzel ki, artık bana da yazacak bir söz kalmamış. Kitap hakkında değerlendirme yazanlardan biri de, okul arkadaşım, çok sevdiğim Prof. Dr. MUSTAFA ÖZBALCI'yı da burada sevgiyle anıyor ve bu güzel yazıyı aşağıda beğeninize sunuyorum. MUZAFFER KAMADAN
"Yazılarıyla kültürel hayatımıza katkılarda bulunmaya çalışan değerli meslektaşım, Malatya'lı dostum Bilâl Gürer'in ''Hâlimiz İlkemiz Ülkümüz'' isimli kitabını okuyorum bu günlerde.
Bilâl Gürer Lise Müdürlüğü, Eğitim Enstitüsü öğretmenliği, Millî Eğitim Müdür Yardımcılığı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü gibi görevlerde bulunmuş, başarılı çalışmalarıyla çok sayıda 'Takdirname' ile ödüllendirilmiş, Bursa'da ''Yılın Yöneticisi'' seçilmiş, oratoryolar yazmış seçkin bir eğitimcidir.
''Hâlimiz İlkemiz Ülkümüz'' kitabında; vatan, millet, adalet, bayrak, insan sevgisi, hoşgörü, birlik-beraberliğin önemi gibi konular üzerinde duruyor.
İyi insan,iyi vatandaş olmanın yöntemlerini göstermeye çalışıyor.
Bu kitapla ilgili olarak Prof. Dr. Mustafa Özbalcı, ''Rahat okunan, 'deneme' tadı taşıyan yazılardan oluşan bir kitap. Kaleme aldığı zengin hayat tecrübesinin bir yansıması olan yazılarıyla; ahlak sahibi, dürüst, toplumun yaşamak ve yaşatmak istediği değerlere bağlı, toplumun kültürüne, diline, tarihine, inançlarına saygı duyan nesillerin yetişmesi için gayret gösterir. Yazılarında çok değişik konulara temas ettiği görülmekle beraber, özellikle millî birliğimiz, toplumsal huzurumuz, vatanımız, bayrağımız gibi değerlerimiz üzerinde ısrarla ve daha bir hassasiyetle durduğu da dikkat çekmektedir'' diyor.
Keza,Üniversite öğretim görevlilerinden M.Halistin Kukul da, 'Hâlimiz İlkemiz Ülkümüz' Bilâl Gürer'in ilk basılı eseridir. Bu eser; büyük bir birikim neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu eserinde bölümler hâlinde, zaman içinde müşahede ettiği ve bizzat yaşadığı hadiselerden çıkardığı bazı dersleri bir ibret unsuru olarak paylaşmak istiyor. İhmallerimizin, gafletlerimizin, bananeciliğimizin tembelliğimizin, birbirimize karşı güvensiz oluşumuzun, Türk milleti olarak, bizi getirdiği yerin hiç de olması gereken bir yer olmadığının tahlilini yapmaya çalışıyor. Yani; eser, bir cephesiyle, yaşanmışlıklarımızı, yaşadıklarımızı, mazimizi tahlil ile 'Hâlimiz'i, ardından 'ilkelerimiz'e ne kadar sadık kalarak onları tahakkuk ettirdiğimizi ve bunların sebeplerini ortaya koyuyor. Bilâl Gürer; 'Hâlimiz, İlkemiz,Ülkümüz' adlı bu ilk kitabında; hâlimiz nicedir? İlkemiz nedir? ülkümüz, yolumuz, istikametimizin sonunda nereye ulaşma gaye ve hedefindeyiz? Bize bunları düşündürme gayretindedir. Zaman zaman değil, sık sık geriye dönüp muhasebe yapmak mecburiyetindeyiz. İşte bu eser, o bakışlardan biridir!..'' şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor.
Ben de kitaptan bazı satırlar sıralayacağım.
''Ahmet Yesevî'lerden, Mevlânâ'lardan, Yunus Emre'lerden gelen sese kulak vermeli, onların izini sürmeliyiz.
Menfaatin üstüne basa basa yükselmeyi alçalmak olarak gören dedem Bayram Çavuş; Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatırken gözyaşlarını tutamazdı. Milletin bir lokma ekmeğe muhtaç olarak, yokluklar ve acılar içinde çile çektiğini, ama korkmadan, yılmadan sırt sırta vere vere vatanın kurtuluşunun nasıl gerçekleştirildiğini anlata anlata bitiremezdi.
Birbirini sevmeyen, birbirinden kopan insanî değerleri yok olan mutsuz insanların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Duygularımızı güzel Türkçe ve Türk şiiri ile, ruhumuzun derinliklerinden gelen nağmeleri Türk musikisiyle, estetik zevklerimizi Türk kültürü veTürk mimarisiyle ifade ederiz.
Bu kitabı niçin yazdım? Maddeye esir olmayan, haketmediği makamlara gayrimeşru yollarla gelmeyi haysiyetsizlik sayan, kültürel değerlerinin çökmesine engel olmak için kimsenin görmediği ihanetleri ve arkasından gelecek felaketleri görmeyi vazife sayan bir neslin yetişmesi için...
Atatürk'ün 'Gençliğe Hitabe'sinde gösterdiği yolda ilerleyip, Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkarak ve doğruları bilerek yaşamak dileği ile...
İnsanoğlu birbirini yok etmek ve sömürmek için üstün teknoloji içeren silahlar değil, ahlak buhranını önleyecek silahlar geliştirmelidir.
Ter kokan başarı tatlıdır.
Her türlü durumda adil ol, kimseye ayrıcalık tanıma.
Doğru söyleyen, yanlışlara 'yanlış' diyen olalım da varsın aptal desinler.
Kap temiz değilse içine koyduğun herşey bozulur.
Güler yüz altın anahtardır.
Ağaca şekil fidanken verilir. Ağaç yaş iken eğilir.
Başarının sahibi çok olur.
Kaybettiğimiz güzellikleri nasıl kazandık? Neden kaybettik?
Ne yazık ki bugün 'ben' merkezli bir yaşamayı işimize geldiği için tercih ettik. Çıkar ilişkilerini hayatımızın dümeni yaptık. Dağı görüp tavşan, denizi görüp balık olduk.
Meselemiz, gururlanmadan gurur duyulacak işler yapmak olmalıdır.
Dost, dosdoğru olan dosttur.
Dostluk, iki yüreği bir yürek yapmak için akan bir nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler, geldiği yeri de.
Dostlar; birbirlerinin dertlerini dert edinen, kötü günde, dar zamanda ortadan kaybolmayanlardır.
Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilenler, menfaat için hakikati gizlemeyen temiz adamlardır.
Mutlu ve uzun süreli dostlukların bir başka önemli unsuru da karşılıklı saygıdır.
Dost, bir başkasının derdine merhem olmayı gaye edinen fedakâr ve vefalı insandır. Velhasılıkelam, öyle bir dostun olsun ki, sıkıntıya düştüğünde, karşılaştığın zorlukları aşmak için en büyük dayanağın o olsun ve varlığı sana hep güç katsın.
Mutlu olarak yaşamak istiyorsak, dışı kalaylı, içi vayvaylı olandan uzak durmak lazımdır.
Sevginin, değişmenin, gelişmenin ve gerçek hürriyetin olmadığı yerde başarı olmaz.
Şeytanlaşan insanlardan kork. Tekme, tokat, iftira atmak âcizlerin işidir. Gerçeği gören ol.
Durmadan aldananların aldatan kimselere kızmaya hakkı yoktur. Sizi aldatanlara kızacağınıza kendinize kızan olun.
Bilimin bütün kapıların anahtarı olduğunu bilmelisin. 'Bilim en yüksek dileğim, en sağlam tutamağım, en yüce hedefimdir' demelisin.
Ey Türk evladı, 'su uyur düşman uyumaz' sözünü sakın ola ki aklından çıkarma. Bir ve beraber olma ruhu seni hep ayakta tutsun. Dağ gibi, taş gibi, sımsıkı.
Gerçek büyüklük mağruriyet değil, tevazudur.
Para; fakirin özlediği,cimrinin gizlediği, hırsızın izlediği, sahtekârın ve tefecinin gözlediği yegâne hedeftir.
Dost acı söyler ama hakikati söyler.
Atatürk'üm, sen bizdin ama biz sen olamadık!''
Değerli meslektaşım, değerli kardeşim Bilâl Gürer'e sürekli başarılı çalışmalar diliyorum."