25 Aralık 2016 Pazar

ÜZÜCÜ AMA;
İyiyi seçmek için dikkatli olamıyor,en tehlikeli yokluklara sahip olmak için olanca gücümüzle koşuyoruz,
İyi giyinmek,aşırı beslenmek,mal mülk edinmek,refah içinde yaşamak için ''ahlaksal ve ruhsal'' değerleri dikkate almak yerine her yola başvuruyoruz,
Birbirimize karşı sevgimizi,hatalarımızı açık ve dürüst bir şekilde korkusuzca söyleyemiyoruz,dinlemek yerine kendi kendimizi dinlediğimiz için sevgimizi hayata geçiremiyoruz,
Ayrılıkları aşıp,birlik ve bütünlük içinde olamıyor,birbirimizi yiyerek,delilikler yaparak,hırsımızı aklımızın önüne alıp zarar göreceğimizi bile bile birbirimize güvenmeden yaşıyoruz,
Rakip gördüğümüz insanları mahcup etmek için açıklarını arayıp bulunca da,baskı yaparak kişiliklerini bozup, kızgınlıkları,acılarını, incinmelerini unutturmak yerine artırıyoruz,
Akla uygun olan işleri yapmak için düşünceli karşılıklı güven içerisinde olamıyor, mutsuz olmamızla ilgili başkalarını suçlayıp duruyoruz.
BİLAL GÜRER.
25-ARALIK-2016

9 Kasım 2016 Çarşamba

TÜRK-ATATÜRK;
((-Vazifesini tam yerine getirememiş olanın vicdan rahatsızlığına ne ilacın şifası, ne mazeretin duası kar etmez)) diyor, Mevlana Celaleddin. Bugün tarihi hafızamızdan, öz kaynaklarımızdan öylesine koptuk ki, değil binlerce sene yüz yıl öncesinde ki olayları ve kişileri bile hatırlamıyoruz. Bu durumda hali nasıl kurtaracağız? Maziye yiğitliği ve ululuğu nasıl iade edeceğiz? Tarihi uykudan uyanıp vatanımızı nasıl ebedi vatanımız yapacağız? ‘’Ne mutlu Türk’üm diyene ‘’ demekten ve olmaktan gurur duy Türk-Atatürk…
Türk-Atatürk, sen Türk milletinin öz varlığısın, ’bağımsızlık benim karakterimdir’ ’diyen ataların, el ve gönül birliği ile oluk gibi kan dökerek sadece bir savaşı kazanmanın değil, bir vatanı yok olmaktan kurtarmanın mücadelesini her alanda yaparak milli bir devlet kurmuşlardır. Ayrıca esir milletlerce de Türk’leri örnek alarak almış toplumsal ahlakı, vatanını ve milletini sevmeyi, onu koruma duygusunu, tarih kadar eski olan Türk milletinden öğrenerek zalimlerin sömürüsünden kurtulmak için kurtuluş mücadelesi vermeye başlamışlardır. Düşünceli,bilinçli,nemelazımcı olmadan aydınlık bir Türkiye’de yaşamak istiyorsan uyanık ol Türk-Atatürk…
Türk genci, dün kendini medeni sayan sözde Avrupalılar, Mondros'ta,Sevr'de seni asmak için darağacı kurdular, seni yok etmeye çalıştılar. Bugün de seni fikir  keşmekeşi içine sokup, sen-ben kavgası ile Milli Birlik ve beraberliğini bozup, kardeşi kardeşe düşman etmeye çalışıyorlar. Dünkü ve bugünkü yıkıcı, bölücü ihanet odaklarını iyi öğren, kimin dost, kimin düşman olduğunu, olabileceğini hep bil, tespit ettiklerinizi kovun aranızdan, ataların çiğnetmedi namusunu sende çiğnetme Türk-Atatürk…
Türk genci, ülkenin bölünmesi için milletin içine fitne, fesat ve kıskançlık sokup kardeşin kardeşi hayatının baharında öldürmesi için teşvik edenlere fırsat verme. Aldanan, aldatılan hale gelme. İhanetin kimlerden nasıl ve ne için geldiğini gör ki sana emanet edilen Cumhuriyeti, Hürriyeti ve Vatanımızı canı gönülden koruyasın, barış içinde kalkınmak yokluklar, fecimi feci felaketler görüp perişan olmamak için  zalimlere fırsat vermeyesin Türk-Atatürk…
Türk genci, Asyalıların güzelliklerini yaratan, yaşatan ve dünyaya yayan ataların gibi olmak için alıcı değil verici ol. Öz varlığına dön,bencil,sadist ve zalim ahlak anlayışı ile mücadele ederek,ilimli bilgi ile, azim ve iradeyle, mesleğine sadakat, ilme vefa, insanlığa dost, insaniyeti kuvvetli, yapıcı ol. Vatanının ve Milletinin yükselmesi için araştırıcı ol, bilim-teknik ve sanatın zirvesinde ol ki, kimsenin önünde diz çökmeyesin Türk-Atatürk…
Türk genci, gafil olup, kendini kimsenin insafına bırakma, fazilet ve insanlık duygularını hiç bir zaman yitirme, kötülük zehri ile beynini yıkamak isteyenlere fırsat verme. Yüzünün açık, alnının ak olması için tarihinden güç al, en güzel ahlaka sahip ol, fakir milletini hem maddeten, hem manen kalkındırmak için sorumluluk al, doğruluktan ayrılma, milli kimliğimizin parçalanmaması dil birliğimizin bozulmaması için ‘’ Türk kültürünü rehber yap ‘’Türk-Atatürk…
Türk genci,bugün,vatandaşlık vazifen, Vatanını ve Bayrağını korumak,evladına,vatandaşına, sınırlarına sahip çıkmak, yakın tarihinin düşündürücü hakikatlerine aklın ve vicdanınla eğilmek, zenginliği ilim ve hürriyette aramak,istediğin gibi düşünmek için esaret zincirini altında olsa boynuna takmamak, dünya yüzündeki son bağımsız Türk milletini, insanımızı birbirine boğazlatmak için uğraşan pis,hain,sadist düşünce sahiplerine, dahili ve harici eylemcilerin kardeş kavgası çıkarmasına fırsat vermemek için uyanık ol Türk-Atatürk…
Türk-Atatürk, ülkene mutluluk ve huzurun gelmesi, Türkiye’mizin iktisadi-ekonomik-teknolojik ve sosyolojik alanda özgür anlayış içerisinde kalkınmasını sağlamak için gönlünü doğru tut,akıllı,bilgili ve adil ol, adaletle iş gör, adalet terazisini bozma, halkı huzura kavuşturmak için çalış. Milletinin sevimli, sevgili ve gül gibi güzel kokması için şefkat, merhamet hislerini geliştirip nefsinle savaş. Hak,hukuk tecelli etsin,savaşın birbiri için yaşamak ve yaşatmak olsun Türk-Atatürk…
Türk-Atatürk, en güzel meslek, önce iyi bir ahlak, edep ve görgüdür. İyi ahlakı meslek edin, bundan hem kendin hem de milletin ve insanlık faydalansın. Mert ve çalışkan ol, vicdanına danışarak iş gör, haysiyet zedeleyici iş yapma,düşmanlığa,kine,ötekileştirmeye değil dostluğu, sevgiyi, güzelliği yaşatacak ortamı hazırlamak için çalış. Yararlı işler bilgiyle olur, araştırıcı ol, ilim adamı ol, genel kültürünü zenginleştir, dünyanın fikir gelişmesini takip et ve öğren, dünyayı tanı ve takip etki,aciz, haysiyetsiz ve korkak olmayasın. Aziz, hür ve müstakil yaşamak için her alanda insanlığa faydalı olacak yeni işler yap Türk-Atatürk…
Türk-Atatürk,Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini, ’’ ulus devlet,sosyal devlet ve  laik devlet ‘’ olarak ebediyen yaşaması bu üç maddenin de içinin boşaltılmaması ve  bu değerlerin yüceltilmesi,yaşama biçimimiz olması gerekmektedir bunun için de gaflet,dalalet ve hıyanete düşmen için Sevr’i yeniden bize yaşatmak isteyenlerin oyununa gelme ,hal ve ahlakını faziletli olmak için düzenle, öfke ve ihtiraslarını aklının gerisine al ki,yarınlar bizim ve dünya durdukça bizim olsun Türk-Atatürk… 
 BİLAL GÜRER
10-KASIM-2016

7 Kasım 2016 Pazartesi




PARSEL PARSEL EDİLEN DÜNYADA MUTLU YAŞAMAK İÇİN;

Güzeli görebilmek,duyabilmek,mutlu olabilmek sıradan bir iş değildir,

Mutlu insan olmak mı istiyorsun,işini severek yapacaksın,akıllı,namuslu ve adil olmayı vazife sayıp, sevdiğin şeylere ulaşmak için ızdırap çekmesini,mücadele etmesini bileceksin,işte o zaman evin de,ülken de rahat ve mutlu olarak yaşarsın,

Elin de olanlarla yetinmeyeceksin,kendini eğitip öğrenmeyi,öğretmeyi ve paylaşmayı seveceksin, korku ve meşakkat içinde bolluğun bir işe yaramayacağını bileceksin, emniyet ve huzur içinde yaşamak için kendin olup,sevilmek için sevmeyi,bileceksin, işte o zaman mutlu yaşarsın,

Yaratılıştan getirdiğin ''bencillik eğilimini'' kişisel hırslarını,ahlak ve fazilete zarar verir hale sokmayacaksın,bencillik eğilimini dengeye getirecek fedakarlıkları yapacaksın, hayatı bir çekişme ve sürtüşme alanına dönüştürür isen muhtaç olduğun mutluluk, barış ve huzuru nasıl yakalarsın?   

Varlığını meşrulaştırmak istiyorsan,benlik kavgasını bir kenara bırakacaksın ben değil o diyeceksin,başkalarına iyilik etmeyi,yararlı olmayı, etrafınla iyi ilişkiler kurmayı,her çalışanın hakkını vermeyi, şeffaf, paylaşımcı,üretken olacağı bir iş ortamında çalışıp mutlu olmalarını sağlayacaksın .
Düşmekte yükselmekte insanın kendi elinde,hayat mücadelesini kazanmak için bakıp geçmeyen, gören,sorumluluğunu yerine getiren,iç güzelliği tam,kültürlü,donanımlı ve mesleğinin konusuna hâkim olacaksın,bilgi ve deneyimlerinden başkalarının da fayda görmesini sağladığında mutlu olacaksın,

İyilikle kötülüğün bir olmadığını bilirsen,kötülükle mücadele ederken vicdanınla yüzleşip dağı görüp tavşan,denizi görüp balık olmazsan,tüyü bitmedik yetimi düşünüp hakkını yemezsen,kutsal değerleri koruyup çalana da,çaldırana da, riya ve hile yapana da göz yummaz karşı çıkarsan iyi insan ve iyi vatandaş olarak anılırsın, 

Gönül insanı,hizmet insanı olup toplum için yararlı hizmetler ve iyilikler yapmak için çalışmalısın,tüketirken tükenmemek için aç gözlü olmayıp gönül dünyanı toplumun çıkarlarını hesaba katarak,pozitif düşünerek,işinde,davranışlarında samimi olmalısın,
çözüm üreterek hayatı anlamlandırmalısın,

Her zaman ileri bakan ve pişmanlık yaşamayan birisi olmalısın,“keşke”lere yer vermemelisin her hatadan bir tecrübe bir ders çıkarmalısın yaşamın da karşılaştığın her olayın bir nedeni olduğunu anlamalısın,   

Çok güzel bir farklı kültürleri barındıran bir ülkede yaşadığını bilmelisin,mutlu bir insan olmak için elinden geleni yapmalısın,fakiri ile,zengini ile,ülkenin tüketim alışkanlıklarına bir çeki düzen verip tüketim toplumu olmaması için,dikkatli olmalısın, her yerde her koşulda mutlu olmak için çalışmalısın.

Dünyayı parsel parsel eden güçlerin çıkardığı problemlerden ülkemizin zarar görmemesi için güçlü olmalıyız ki Demokles'in kılıcı başımızın üzerinde sallanıp durmasın.

BİLAL GÜRER
06-11-2016





3 Kasım 2016 Perşembe

DOĞRU İLE YANLIŞI AYIRT ETMEK,
Doğru ile yanlışı ayırt edenler,zamanı kazananın, her şeyi kazanacağını; zamanın insana verilmiş bir emanet olduğunun bilinci ile onun kıymetini bilirler. Aldıkları her kararı günü kurtarmak için değil, asırlar sonrasını düşünerek alırlar.
Doğru ile yanlışı ayırt edenler,doğru söz söyleyen ile verdiği sözü tutmayanı.Hile ile iş gören ile dosdoğru olanı.Kendi kusurlarını, yalanlarını, hilelerini gizleyip; başkalarının zayıf ve yanlış taraflarını, iğrenç yalanlarla, gözyaşı dökerek aldatanları, birbirinden ayırmalılar.
Doğru ile yanlışı ayırt edemeyenlerin acı çekebilecekleri,acı,cefa çekmemek için de, insanların bilgi öğrenmeyi bir yük değil, zevk olarak görmeleri gerekmektedir.Gaflet uykusuna dalmadan, doğru ile yanlışı ayırt etmeyi başarmalıdırlar.
Doğru ile yanlışı ayırt edenler, öğrendikleri ile kalbini temiz tutmayı.Kimseye zarar vermemeyi bilirler. Akıllı ve güzel düşünüp, yapacağı her işi danışarak, kötülükleri yok edecek iyilikle sonuçlanacak işler yaparlar.
Geleceğimizin liderleri olacak çocuklarımızın doğru ile yanlışı ayırt edebilmeleri için; sağlıklı bir vücuda, sağlam bir akla, güçlü ruhsal bağlara sahip olmaları gerekmektedir.Çocuklarımızın iyi huylu olması, yeteneklerinin gelişmesi, temiz kalpli olarak yetişmeleri çalışmalıdır.
Doğru ile yanlışı ayırt edemeyenler ahlaki değerleri yok sayarak şöhret olmak için yanıp tutuşurlar. Yumuşa huylu, cömert ve güzel düşüncelerden uzak kalarak yaşadıkları için, faydası olmayan hayaller kurarak insanları dara düşüren, inciten işler yaparlar.
Doğru ve yanlışı ayırt edemeyenler, “kırılmış yumurtayı” tekrar eski haline ben getiririm, diyenlere de,dünyanın bütün bilginleri toplansa da,” kırılmış yumurtanın” kırılmamış haline tekrar gelmesinin imkânsız oluğunu söyleyenlere de, inanırlar.
Doğru ile yanlışı ayırt edemeyenler,insanları tüketime alıştırıp; ölçüyü tartıyı adaletle yapmayanları, dürüstlük kuralını ihlal edenleri,ahlakın düzenleyici rolünü göremediler. İşlerinde hile yapanların, ölçülü ve dengeli işler yapmalarını sağlayamadılar.
Doğru ile yanlışı ayırt edenler,göz boyayarak,yozlaşma ve bilgi kirliliği ile kültürel emperyalizminin meydana getireceği yıkımın sonucunu görürler. İnsanı insan yapan değer yargıları olmadan hayatın yaşanmaz olacağını bilip, hayatı pahasına da olsa bu değerlerin yaşaması için çaba harcarlar.
Doğru ile yanlışı ayırt edenler,dürüstlük ve doğruluğun insanı koruduğunu bilir. Titiz bir şekilde doğru ne ise onun için yaşar. Ayıp ve kusurları gördüğünde, sağlık ve huzuru bozacağını düşünerek düzeltilmesini sağlar.
BİLAL GÜRER.
03-11-2016

24 Ekim 2016 Pazartesi

MUTSUZ OLUŞUMUZDAN KİMSEYİ SORUMLU TUTMAMALIYIZ,
Mutluluk,ne zengin ne de fakir der,dirlik ve düzenin kıymetini, yaşamayı bilenleri sever,mutlulukta,mutsuzlukta kendiliğinden gelmez onları biz kendimiz yaratırız,
İnsanın yapısında var olan mutsuz ve huzursuz yaşama korkusunun her olumsuz işin hazırlayıcısı kendisidir,hırsını yenemediği için de kendisinin mutsuz yaşama nedenlerini hazırladığından mutsuzluk nedenlerini kendimizin dışında aramamalıyız.
Mutluluk ve gerçek özgürlüğü yaşayabilmek için karşılıklı güvene, sevgiye dayalı toplumsal birliği güçlendiren,''ben''değil ''o'' diyen ''verme'' ruhunu bizler tembelliğe ve asalaklığa sebep olarak yaşama şekline dönüştürdüğümüz için mutsuzluğun sebebini kendimizde arayıp başkalarını suçlamamalıyız,
Duygu sömürüsü yaparak mutluluğumuza engel olma suçunu başkalarının üzerine atanlar,kendilerini sorumluluktan kurtarıp rahatlamak için yalan söyleyip, haksızlık yaptıklarında karşı çıkmadığımız için biz sorumluluktan kurtulamayız,.
Kimsenin bizim hatalarımızı düzeltmesini beklemeden,kendi yaptığımız hatalarımızı görerek,kendimize çeki düzen verip,kendimizi acınacak duruma düşürmeden sırtımızı bir yerlere dayamadan,bedavadan yaşamadan “adam gibi” yaşamayı tercih etmememiz de başkaların da suç aramamalıyız .
İnsan ilişkilerimizde,irademizi doğru kullanmayıp kişisel hırslarımıza ulaşmak için,haksızlıklar ve ikiyüzlülüklerle başkalarına zulüm ederek,çamur atarak,iftiralarla barışı yok edip mutsuzluklara sebep olan huzursuz yaşama ortamını biz yaratırız.
Başkalarına olan şahsi üzüntü ve kızgınlıklarımızı,kendi kendimize aşık olup, kendimizi beğenmiş olduğumuzdan bütün şahsilikleri devre dışı bırakıp kişisel zevk ve arzularımıza kavuşmak için başkalarının yararını bir kenara bırakmaktayız,
Asıl güzellik iç güzelliği,davranış güzelliği bu güzelliği dedikodu ve arkadan konuşma ile kendimiz bozarak,insanların birbirine kin duymasının sebeplerini hazırlar,düşmenin de,yükselmenin de kendi elimizde olduğunu bilmeden mutluluğumuzu kendimiz bozarız.
Zaafa düşerek,kural tanımadan yalanlarla yaşayanlar,dalavereler çevirerek,haksızlıklar yaparak kendi isteklerinin olması için başkalarının zarar görmesini umursamadan,menfaatlerine uygun yaşayanlar kendinizin küçük düşme ve mutsuz yaşama sebebini başkalarında aramayız

Başarıları olduğu kadar başarısızlıkları da üzerimize alacak kadar güçlü olup,mutlu yaşamak için hoşgörü ve hataları Adalet dediğimiz kavramın özünü bozmadan karşılıklı güven ve saygı içerisinde,söz ve davranışlarımızla hayat boyu seven ve sevilen olarak yaşamalıyız.
''Yokluğunda,varlığında kıymetini bilerek ,dışı kalaylı içi vay vaylı mutluluklar yaşayanlardan olmamalıyız''
BİLAL GÜRER
24-10-2016

14 Ekim 2016 Cuma

BÜYÜKLENENLER,
RUH GÜZELLİĞİNİ TERK EDENLER;
Büyüklenmeden, ülkemize ve insanlara faydalı olmak için: Hoş olmayan, tedavi edilmesi zor olan her düşüncenin, olayın, fikrin karşımıza çıkmasına izin vermemeliyiz. Verirsek biz sorumluyuz, insanlar bunu bilmeliler.
Büyüklenenler,kuvvetli, üstün ve yüce olmak için yalnız kendini ve kendi çıkarını, düşünerek yaşar. Başkalarını dikkate almaz, kendini diğer kişilerden üstün görürler.
Büyüklenenler: Maddi refah üstünlüğünü düşündüklerinden ülkesinin ve dünyanın bir köşesinde masum, mağdur, muhtaç insanların öldüğünü görse bile hiç etkilenmezler.
Büyüklenenler: Hep kendisi büyük olsun, ben ne olursam olayım herkes beni sırtında, omzunda taşısın, makam, ilim, mal, servet ve karar verme yetkisinin hep kendi elinde toplanmasını isterler.
Büyüklenenler: Sadece önce kendi rahatını düşünürler, insanlığa bir şey verme dertleri olmadığından çıkarının olduğu her yerde herkese iyi davranırlar. Acımadan başkalarını kullanmaktan hiç çekinmezler.
Büyüklenenler: Başkalarını korkuyla yaşatmaktan zevk alırlar. Sevgiyle yaşamak isteyenlere fırsat bile vermezler, gerçekle yüzleşmezler ve çıkarları yoksa başkalarının ihtiyaç ve problemleriyle hiçbir şekilde ilgilenmezler.
Büyüklenenler: Kendisinden büyük olanların önünde eğilirler, küçük olanları ezmek için güç kullanmaktan, onları saf dışı etmek için iftira atmaktan, sorumluluğu başkalarının üzerine yüklemekten çekinmezler.
Büyüklenenler: İnsanların iyi yönlerinden, övgü ile dürüst şekilde başarılarından yararlanmak yerine; yetenekleri olanları, yağcılık yapmadıkları için inciterek saf dışı ederler.
Oysa gerçek büyüklük mağruriyet değildir. Gerçek büyükler: Kimsenin hatasını yüzüne vurmazlar, rakiplerinin hatası varsa düzeltilmesini isterler aleyhine kullanmazlar, onların gururunu incitmez, akıllı ise emir vermek yerine sorular sorulmasına izin verirler.
Gerçek büyük insanlar: Erdemli, doğru insan olup karşısındakileri eleştirmeden önce yaşamı şekillendiren gerçeklerle yüzleşmeli, kendi hatalarını görmeli, hatalarından söz etmeli, “iğneyi kendisine, çuvaldızı başkasına batırıp”, yanlışlıklarını bilmeliler.
Büyük insan diyebildiklerimiz: Kötü şeyleri değil, iyi şeyler yapmak için; kendini donattığı zaman yokluğun ve çözümsüzlüğün içinden bir çözüm bulur. Toplumun zihninde canlandırdıklarının gerçekleşmesini sağlayabilirler.
Biz Türklerin özü insanı seven ve yücelten bilgilerle, hünerlerle dolu olmalı. Türk insanı büyüklenmeden herkese yardım eden, kimseye avuç açmayan, almaya değil vermeye çalışan, herkesin iyiliğini isteyen, güneş gibi aydınlatan düşünce ve fikirlerin olduğu cömertlik denizinde yüzmelidir.

BİLAL GÜRER
12-10-2016

2 Ekim 2016 Pazar

Yaşamak;
''Gerçek zenginliğin gönül zenginliği olduğunu bilerek yaşamak'
Aslı temiz olarak yaşamak için, başkalarının bizi hak etmediğimiz yerlere yükseltmesine izin vermeden, kendi gücümüz ile aczi ayaklar altına alıp,kibirlenmeden,büyüklenmeden şerefli yaşamak,
Hayatı anlayarak, gerçekleri görerek hesabı temiz olan bir usta gibi yüzü ak,alnı açık ve alın teri ile yıkadığı yüzünün hep gülen doğru bir hayatı yaşamak için yanlış hayaller kurmadan kusursuz ve mutlu yaşamak,
Yaşarken her insana kıymet veren,benliğini öne çıkarmayan kıymet verdiği insanları kıskanmayan,öldükten sonra da onları övmeyen,bildiğini bilen,bilmediğini de bilen olarak ve nereye gitse kıymeti bilinen olarak yaşamak,
Nemelazımcılara da,nenelazımcılara da kızarak kötülüklerin olmaması için yapması gerekenleri kendi özünün farkında olup kör, sağır ve dilsiz olmadan,susmadan karanlıkları aydınlatmak için mücadele ederek yaşamak
Acı ve korkulara göğüs gerip,gelişme için kitaptan,uzak durmayıp okuyan düşüncelerini olgunlaştırıp bilgi öğrenen, bilgisinden de, görgüsünden de yararlanılan,zalim değil merhametli başkalarının elinde olana değil kendi elinde olana güvenerek yaşmak,
Makam, mevki ve şöhret sahibi olmak için kurnazlık yapmadan işine geldiği gibi yaşamak için zora başvurmayarak,insanların akıllarını çelmeden,yalanı allayıp pullamadan,göz boyamadan, kanunlara uyarak iki kimlikli olmadan yaşamak,
Bir ışık kaynağı haline gelip ışığı tutmakta ve yaymakta usta olup,kendinizi daha çok severek,başkalarına verdiğiniz ışığın hayatınızı güzelleştireceğini,hayatınıza daha iyi şeylerin katacağını bilerek yaşamak,
Gerçek bir sevgiyi,kendinden başka olanları da severek,hoş görülü olup ötekileştirmeden ''Yaşama sanatının içinde insanın,hem sanatçı,hem de sanatçının ürünü'' Yani hem doktor,hem de hasta olduğunu bilerek ve kadere inanarak yaşaması ne güzel.
BİLAL GÜRER
30-09-2016

23 Eylül 2016 Cuma

Bu millete ne oldu? 
Koskoca ağaçların bile bir tohumun eseri olduğunu bilmiyor. Kiminle konuşsan, dertleşsen; kadını-erkeği, genci-ihtiyarı, işçisi-köylüsü, kentlisi, okumuşu, okumamışı, yoksulu, varlıklısı herkes ''güleç bir yüzle ve tatlı bir sözle gönül almanın; acımanın, gelmeyene gitmenin, vermeyene vermenin, komşuluğun, akrabalığın, yaratandan ötürü yaratılana saygının yok olduğunu hayal kırıklıklarının verdiği acılar içerisinde yaşadığını söylüyor. 
Kimse kimseye gönlünün kapılarını sevgi ile açmaya, veren el olmaya, güzel duyguları acıları ve iyilikleri paylaşmaya korkuyor. Hayal kırıklığına uğrayabilirim; umulmadık hareketler görebilirim, beklenmedik sözler duyabilirim korkusu yüzünden, kimse kimsenin elini tutmak bile istemiyor. 
Öyle bir toplum olduk ki örnek insan bulup, ona güvenip örnek alıp; peşinden gitmek için kıvranıyoruz. Bugün, düşünen, hassas insanların emekleri boşa gidiyor. Özleri ve davranışları arasındaki çelişkileri artan insanlar çoğaldıkça çoğalıyor. İnsana yakışmayan bu davranışlara; çıkarı olanlar: “İşine geldiği için ses çıkarmıyor.” Erdemli olan insanlar da hayal kırıklıkları içinde tutunacak dal arıyor. 
Yıllardır herkes birbirine soruyor: “Evlatlarımızı sağlıklı, ince ruhlu, sevmeyi, sevilmeyi bilen. Egoist, kendini beğenmiş, duygusuz, yardımlaşma duygusundan uzak olmadan; herkesten, her şeyden bir ders alarak; edepli yaşamayı. Hava, su ve ekmek kadar önemli, küçük şeylerin bütünün içinde aldığı yeri görmelerini ümit ederek yaşıyoruz. Kendimizi aldatmayalım. Hoşgörü ile gönül penceremizi adaletsiz olan her işe kapatalım. Hiç bir şeye işimize geldiği gibi bakmayalım. Edep dolu, saygı dolu, incelik dolu, sevgi, saygı ve merhametle ile veren el olup; taş gönüllülükten kurtulunca, insan da insan gibi olunca hayat ne güzel yaşanıyor. 
Bilmeliyiz ki:” Her şey her şey için, her şey bir şey için vardır.''
BİLAL GÜRER 
23-09-2016

1 Eylül 2016 Perşembe

MEDENİ İNSAN; (( 1 ))
''Alçalan ve yükselen her şey insanın eseridir''
Çalışmanın, üretmenin sadece kendine değil topluma da çok şey kazandıracağını bilir,paraya verilen fazla değerin birçok hasleti öldürebileceğini de bilir. İlkelerine sımsıkı sarılmıştır,ilkesi de insan dediğinin ruhu ile insan olmasıdır,
Her devrin adamı olmama yönündeki kararlılığını her ortamda gösterir. Yaşamı boyunca menfaat için hiç kimseye boyun eğmeden ödünsüz yaşamak prensibini hayat tarzı yapar.Gözünü açıp menfaate esir olup, haksızlıklara alet olmadan yaşayandır.
Kültür buhranı içinde bulunan Türkiye'mizin özü ve çekirdeği olan insanımızın insanca yaşaması beden,fikir iş gücü olarak sağlıklı ve verimli çalışması için ruh dengesinin sağlıklı,güler yüzlü,tatlı sözlü,merhametli ve cömert olması lazımdır
İçi dışı bir ,doğrucu,son durağa gidene kadar açık açık konuşan,bedeli ne olursa olsun doğruluk sevgisini asla yitirmeden yaşayan,içten gelen sevgi korunu söndürmeden bugünü en iyi şekilde değerlendiren,kendisine ve insanlara faydalı olarak yaşayarak gelecek nesiller için plan yapandır,
Hayattan zevk alarak yaşadığı çevrede uyum içinde mutlu yaşamayı gaye edinerek buna ulaşmak için bütün vücudunun o aşırı ‘’ahlak’’değerlerini hayatı pahasına da olsa koruyarak, tadını tatması,güzel kokusunu alması ve ''ahlaki'' değerlerin yaşaması için duyarlı olmalıdır,
Kafası her daim zinde olandır.doğru fikirleri kabul edendir,bilginin inanç ve eyleme dönüşmesi ile güçlü olunacağına inanandır.Ayak oyunlarını anlayan, manevi dünyasının istismarına izin vermeyen, planlı, yalana , yalancıya ve vatanın istismarına karşıdır.
Kendi kültürümüzün özünü bozmadan çağın icaplarına uyarak kendisini yenileyen güzellik,iyilik, doğruluk üzerine düşüncelerini çekinmeden söyleyen, dondurulmuş kalıpların,dogmaların esiri olmak yerine kuş gibi özgür yaşayarak bir sistem içine girmeyen ve biat etmeden yaşayandır,
Her şeyi kendisine göre görmeyen,kolektif düşünen,kişisel arzu ve çıkarlarını toplumunkiler uğruna terk eden, toplumcu anlayışı ve mili motivasyonu yüksek, daha parlak gelecek için uyum içinde olmaktan,paylaşmaktan gurur duyandır,
Ülkenin kalkınması için en önemli güçtür,kaynaktır,zaman gücünü kayba uğratmadan bedeni ve fikri her çeşit işte çalışmayı ''vakit nakittir''düşüncesinden sapmadan yapar her zamanı müsait görür,bugünün işini yarına bırakmadan,zamanı,gücünü kayba uğratmadan ülkenin refahını artırmak için sağlam işler yapar,ve çok çalışmaktan zevk alandır,
En güzel şeyin sağlıklı yaşamak olduğunu,kazanmak için sağlığını tehlikeye atmanın hayatta ulaşmaya çalıştığı güzellik,sağlık ve sevgiye kavuşmasına engel olacağını,mutluluğu vücut sağlığında bulandır.
Düşünendir ,düşünen bir insanın,bedenen çalışan bir işçiden daha çok çalıştığını,verimli çalışan,vaktin kıymetini bilen en küçük noktayı bile ihmal etmeyen,çalışmalarında hata yapmamak için dikkatli olmayı vazife sayandır.
Dün geçti,yarın ne olacağını bilemiyoruz, ama bugün'' insanlar dünyayı cennete'' çevirmek için çalışmalıdır.
BİLAL GÜRER
01-EYLÜL 2016

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Güçlü,büyük Türkiye'yi kim Cennete çevirecek,her yeri cehennem olmaktan kim kurtaracak?

Yıllardır büyüyen gafleti göremeyip siyasi ödün verenler mi?
1919 da ''hali görüp bu halden kurtulmak için,esir yaşamak bana yakışmaz diyerek,maziye yiğitliği ve ululuğu iade etmek için İstiklal harbini yapan,bir Vatanı ebedi Vatan yapmak ve bağımsız yaşamamızı sağlayan ATATÜRK ve silah arkadaşlarının mücadelesini anlamayanlar mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Milli Birlik ve Bütünlüğünü yıkmak,rejimini değiştirmek isteyen dış güçlerin maşaları olan terör örgütlerinin katliamlarını aşağılamak,kınamak yerine ortadan kaldırmak,yok etmek için mücadele yapmayıp,yaptığı mücadele de başarısız olanlar mı?
'' Milleti ''daha büyük çıkılması zor çukura düşürdüklerini,öfkenin, kinin gözleri kör,kulakları sağır ettiğini,aydınların,halkın,dini ve milli müesseselerin sivil toplum örgütlerinin tehlikenin büyüklüğünü görerek söylediklerini duymayanlar mı,göremeyenler mi?
''SEVR''i gerçekleştirmek isteyen emperyalistlerin,bugün yeşil kuşak projesini hayata geçirmek için T.C.Devlet'ini içeriden ve dışarıdan sosyal,kültürel ve ekonomik alanda can ve mal güvenliğinin olmadığı ortamları yaratarak çökertmeye çalıştıklarını anlamayanlar mı, görmeyenler mi?
Kendilerini Türkiyeli sayıp, bu ülkeden beslenen,helal,haram demeden para kazanmak için her yola baş vuran,avantaj ve menfaat zihniyeti ile her türlü teşvikleri alarak sıcak para kazanan,tüketici ve sorumsuz bir neslin yetişmesine göz yuman halkın masum sosyal,dini isteklerini yerine getirerek kandırıp Vatanımızı bölmek isteyen ve bölücülük yapanların bir dediğini iki etmeyip yerine getiren yöneticiler mi?
Milli,dini ve ahlaki her türlü değerleri,ben koruyacağım diye iktidar olan, Milletin iyi niyetini suistimal edip bu değerleri utanmadan, sıkılmadan ayakları altına alanlar ''NE MUTLU TÜRK'ÜM ''demeyi yasaklayanlar mı?,TÜRK BAYRAĞININ küçük düşürülmesine göz yumanlar mı?KURAN'I SİYASETE alet edenler mi?
Eğitimi milletin geleceği görüp Türk Vatanına sahip çıkacak bir nesil yetiştireceğine, tehlikeyi görmeyip eğitim-öğretim kurumlarında bıraktıkları boşluklardan yararlananların her türden eğitim kurumlarını kurmalarına göz yumarak,destekleyerek burada yetişen Anadolu'nun garip,yoksul Vatansever ailelerinin çocuklarını ileride milletin başına dert olacağı gerçeğini görmeyenler mi? uyarılara kulak asmayan,uyaranları azarlayanlar mı? tarihi uykudan uyanamayanlar mı? Vatanımızı bugünkü duruma getirenler mi?
Toplum mühendisliği projeleri ile düşmanlarımızın kontrolünde yetiştirilen ve belli önemli kurumları ele geçirenler kalplerinde, beyinlerinde bin bir türlü melanet bulunan ve egolarını tatmin etmek için milli ittifak yerine milletin gururunu zedeleyenler mi? sınıf kavgası çıkaranlara göz yumanlar mı?barış yerine saldırganlığa hak verenler mi?
Binlece yıllık tarih hayatımızda başımıza gelen kötü günleri bir daha yaşamamamız için ileriye nasıl bakmamızı,çağdaş ve birleştirici bir kimlik kazanmamız ve millet egemenliği ilkesiyle ülke bütünlüğüne önem veren,karşılaşılacak tehlikeleri anlatan ATATÜRK'ü ''Ey Türk Gençliği diye başlayan hitabesini'' ve bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletini içeriden ve dışarıdan yıkmaya çalışanlar mı?
ATATÜRK;
''Allah,lafla,siyasetle,düşmanın aldatıcı sözlerine kulak vererek görev yapanların musibetlerinden bu Milleti Korusun'' DEMİŞTİ.
Ama anlamadık,
BİLAL GÜRER
21-AĞUSTOS-2016
Daha fazla ifa

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Dostlar;
Dost doğru dost olanlardır,
Dost doğru dost oldukları için işlerinin gölgeleri de doğru olanlardır,
Biz insanlar,

Bir çok önemli şeyi seçmeden dünyaya geliriz,seçtiğimiz ve hayatımızdaki en önemli şey şahsiyetimizi ve fikri olgunluğumuzu geliştirecek,iyi huylu,güler yüzlü,tatlı dilli ve ruhi gıdamız olan dostlarımızdır,

Dostluk,iki yüreği bir yürek yapmak için akan bir nehir gibidir. gittiği yeri de temizler geldiği yeri de önemli olan darbe vurup,samimiyeti kırıp yıkmamasıdır,

Dost,aileden biri gibidir,birbirini anlayandır,sevendir,iyi vakit geçirdiğinizdir,kendinize bile söyleyemediklerinizi konuşabileceğiniz kadar içinizdir,kalbinizdir,aklınızdır,

Dostluğun başarılı olması için almaktan çok vermeyi göze alanlar, dostunun ihtiyaçlarını kendi tercihlerinden ve rahatından önde tutanlardır.

Saygıda,sevgide,acımada ölçülü,merhametleri bol,birbirlerine samimiyetle  ve sadakatle bağlı,ruhunun bütün gizli taraflarını konuşan ama bildiklerini satmayanlardır,

Fedakar oldukları için birbirlerinin derdini derdi edinen,kötü günde,dar zamanda ortadan kaybolmayan,diliyle kalbi bir,birbirlerinin gurur ve izzeti nefislerini koruyanlardır,

Birbirlerinin ve dostlarının hukukunu karşılıklı olarak eşit tutan,birbirlerinin huylarını zevklerini,duygularını beğenen,bir düşmanı bin dosttan fazla görüp dostlarını artırandır,

Bir birilerine doğruları doğru sözlerle söyleyebilen,söylendiğinde de incinmeyen,eğriye eğri,doğruya doğru diyebilen,menfaat için hakikati yalana değişmeyen temiz adamlardır,

 Birbirlerine itimat eden,güzel düşünüp,kendini doğrulara göre değiştiren, doğruyu seven, ona kavuşmak için işinde ve sözünde doğruluktan ayrılmayanlardır,

Ağır başlı ve alçak gönüllüdürler,birbirlerini ve başkalarını kıskanmazlar,kendilerine her söyleneni dinlerler ama inanmayıp,nankörlerin zararından herkesi koruyanlardır,

Gönül bağları ile birbirlerine bağlı oldukları için övünmekten,ön plana çıkmaktan kaçarlar,birbirini eleştirmekten,birbirini dinlemekten korkmaz,aksine birbirine faydalı olanlardır,

Mutlu ve uzun süreli dostlukların bir başka önemli unsuru da düşünceler ayrı da olsa karşılıklı saygıdır,hoşgörüdür ve dostların birbirlerinde kusur aramamalıdır,

Dosdoğru dost olanlar,dostluk ilişkilerinde birbirlerine karşı gevşeklik,laubalilik yapmalı,fitne ve fesat olanlardan kaçmalı, dedikodu yapanlardan uzak durmalıdır,

Hiç bir insan mükemmel değildir,dostlar birbirine zarar vermeden,yara açmadan temiz hesaplar içinde birbirlerinin yarasına merhem olmalıdır,

Öyle bir dostun olsun ki sıkıntıya düştüğünde,karşılaştığın zorlukları aşmak için en büyük dayanağın olsun.



BİLAL GÜRER

16-AĞUSTOS-2016

9 Ağustos 2016 Salı

VATAN VE DEVLET ADAMI;


Büyük devlet adamlarından Oğuz Han (Mete), kendisinden çorak bir toprak parçasını isteyen Çin elçisine, ''Toprak milletin köküdür,onu nasıl verebilirim?Benden eğerimi
isteyiniz vereyim,atımı isteyiniz vereyim,çadırımı isteyiniz vereyim fakat vatanımdan hiçbir kimse bir karış toprak istemesin veremem'' diyerek insanlık tarihine derin bir not düşer.



EY TÜRK:
Biz bizi unutunca,kendimizi ileriye hazırlayamadık.Cumhuriyetimizi reformlarla,şereflerle ve mutluluklarla taçlandırmaya devam edemedik. Ama bugün,ağır faturalar ödememek için tarihteki yıkılış  sebeplerimizi tahlil etmekten kaçınmamalıyız.

Tarihimizde yapılan nankörlüklerin fertlerden ziyade milletimizin hayat sayfalarını kirlettiğini bilmeliyiz,aldatanlara aldanıp içimizde suç işleyen,hata ve nankörlük yapanları unutmanın ise nankörlüklerin en büyüğü olduğunu unutmamalıyız.

Millet olarak biz aldanmamaya kararlı mıyız? Kararlıysak tarihimizdeki hatalar,gafletler,cehaletler ve ihanetleri sebep ve neticeleri ile aldatılışlara da ,aldanışlara da tahammül etmeden,karanlıkların sebebini teşhis edip aydınlıklara çıkmalıyız.

Gelecek günlerde,bilim,sanat,teknik,fikir ve kalem kahramanları yetiştirmek için,tarihimiz her yönü ile bilinmeli,iyisi ve kötüsü ile daima hatırlanmalı,dersler alıp birlik ve beraberliği sağlayan unsurların kaybolmaması için Atatürk'ün ''ortak payda'' amacını gerçekleştirmeye çalışmalıyız.

Türk tarihi açısından son dört yüz yıl, bir faciadır. İmparatorluk yağmalanmıştır, linç edilmiştir, bu gerçeği inkar edemeyiz. Bizi bizden iyi tanıyan batı zaaf dolu yöneticileri iş başına getirerek ''milli şuurumuzun paramparça edilmesini sağlamış,post kavgaları,bölünme senaryoları devam ettirilmiştir.” Bugün bundan dersler çıkarmalıyız.

Türk çınarını devirmek isteyen,dahili ve harici düşmanlar,1900’lü yıllardaki oyunlarını sahneye koyuyorlar. O zamanki reçeteyi bugünde geçerli saymaya çalışıyorlar. İbret alıp cevherimizin üstündeki kirleri temizleyerek, Türk Devlet felsefemiz içinde birleşip hayata geçirmek için birbirimizi anlayıp,birbirimizle birleşerek post kavgasını bir kenara bırakmalıyız.

Bugünün nesli Sevr'i iyi bilmelidir. Zaafa,bölünüşe,bayrak inkarcılarına,içeriden ve dışarıdan beslenen gaflete düşen, acımasız alçakların insanlık dışı eylemlerine prim vermemelidir. Vatan toprakları için görev yaparken şehit edilenlerin, kimsesiz bıraktığı eşleri,yetimleri ve evlat acısı çeken analarını unutmamalıdır.

DÜŞÜN
Senin törende vatan sevgisi,evlat sevgisi gibidir.

Ataların, söz konusu ''VATAN” olunca canını,malını bile vermemiş midir?
Ataların, bizler rahat yaşayalım diye, vatan yolunda,ailesini feda etmemiş midir?

DEVLET ADAMI:

 

Düşmanlıklar yaratmaz,olanlarla barış içinde yaşamak için ne gerekiyorsa  yapar ,ama düşmanlarını da unutmaz,

 

Kimlik mi,liyakat mı?toplumun hastalanmaması,milletin geleceğinin tehlikeye düşmemesi için,hakikate ve hakkaniyete önem vererek liyakat için harcanan emek,çaba,alın teri,göz nuru ile elde edilen bilginin çöpe atılmasına razı olmaz,

 

Aç gözlü olmaz,ayrıcalıklı konumundan yararlanıp kendi çıkarlarını gözetmez,

Yükseldikçe merhamet ve yardımseverlik duygularını artırmalıdır,

 

Asıl olan Millettir. Hizmet O'nadır ve her şey O'na layık olmalıdır. Devlet adamı, ufku ve idealleri olan ,milletinin değerlerini koruyan, kendisini yararlı olmak için yarınlara hazırlayan, gerçekleri görebilen ve yüreği vatan için çarpandır.

Bilal GÜRER

 


 

4 Temmuz 2016 Pazartesi

İNANCINI KAYBETMİŞ ZÜMRELER OLMAMAK VE
BAYRAMIN DEĞERLİ OLMASI İÇİN;
İnci gibi güzel söz söyleyelim,yapıcı bir dil ile gönül alıp, can incitmeyelim,
Bir harf öğretene köle bile olup,yaşadığımız her anı okuyarak değerlendirelim,
Açlığın sona ermesi için bilimi bütün hünerlerin baş tacı,bütün kapıların anahtarı yapalım,
Neşeli,sevinçli olup sağlığın en büyük servet olduğunu bilerek, ,
sıhhatimizi koruyalım,
İşlerimizi dinimiz gibi yapalım, dini ve milli günlerimizde görevimizi yerine getirelim,
Çalışmaktan,üretmekten nitelikli bilgi ile yaptıklarımızdan zevk alalım,tüketici olmayalım,
Ruhumuzu benlikten, emeksiz zenginlikten,ahlaksız kazançtan, ruhumuzu fesat olmaktan koruyalım,
Erdemli insan olup,önce vatan deyip, kazanç ve makam için onurumuzu ayak altına alıp karakterimizi bozmayalım,
Şefkatli ,merhametli,mert ve yapıcı olup,kimseye zarar vermeden çalışalım,
Fakir ve fukaranın halinden anlayıp iyi ve güzel şeylerle yardımlarına koşalım,
Kırgınlıkları, küslükleri, savaşı, çatışmayı, ayrıştırmayı sonlandıralım,
Sen,ben yok,milletin milli birlik ve beraberliğini koruması var,onu sağlayalım,
Kardeşiz diyerek,sırtı sırta vererek, hilesiz saygı ve sevginin yaşaması için çalışalım,
Sosyal dayanışma ve barış şuurunu kaybetmeyelim,geliştirelim artıralım,
Dostluk ve barış için el emeğine ,göz nuruna değer vermeyi sevelim,açları,kimsesizleri sevindirelim,ağlatmayalım,güldürelim,
Asırlardır gülmeyen Milleti güldürmek için herkesin vazifeli olduğunu bilelim,
Tarihimizden,atalarımızdan,gönüllerimizden cevherimizi almasını öğrenelim,
Bu duyguları yaşatmak için çalışsak da,çalışmazsak da,
Töremizde iyilik-güzellik istemek var, umutsuzluk yok.
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
BİLAL GÜRER

13 Haziran 2016 Pazartesi

ZALİMLER KARANLIĞI SEVER,BİLİMSEL DÜŞÜNENLERİ SEVMEZ;
''Sakın zulmedenlere meyletmeyin,sempati duymayın,yoksa size ateş
dokunur''.Hud.113
''Ey efendiler, sorgulamayan insan cahildir,sorgulatmayan ise
zalim''.M.K.Atatürk
''Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur''Yunus Emre
Zalimler karanlığı,kavgayı sever,bir avuç altın için bütün hakikatleri yok
etmekten çekinmez, insanlara ‘yar’ olma yerine ‘yara’ yani ateş olup
dünyayı ateşe verip harap etmekten kaçınmaz.
Zalimler,dünyayı menfaatleri için yakmaktan,yıkmaktan,doğayı
katletmekten,insanları önemsiz
görmekten,gökyüzünün kara bulutlar ile kaplanmasından, yeryüzündeki
bütün güzelliklerin küllerle örtülmesine acımaz,
Bencil ve kararmış ruhu ile cehalet bataklığına düşen zalim,
''menfaat''için insanları birbirine düşman etmekten kaçınmaz,
adaletten ayrılıp, hile,nifak yollarına baş vurup hak yemekten
utanmaz,
Zalim,hakikati gösteren vicdana sahip olmayınca,kalb terazisini de bozar,çürüyen vicdanı insan ilişkilerinde ahdi bozmaktan utanmaz,
haram kılınan zulüm'ü insanlara yaşatmaktan ar duymaz,
Zalim,düşünceyi daralttığından,sevgiden uzaklaştığından,ilmin
aydınlık,cahilliğin ise karanlık günlerin yaşatıcısı olduğuna
bakmaz,bunun için küçük haksızlıkları bile''çıkar'' için yapmaktan kaçınmaz,
Zalimin kalbi karanlıklarla dolu olduğu için,işlerinde iyilik,saygı ve
güven olmaz ,kendi kendini tatmin etmek için insanlara yaptığı zulümden zevk almanın başlı başına insanlık suçu ve günah
olduğunu anlamaz,
Zalim,yaşamı boyunca akılcılıktan uzaklaşıp,altını faziletin yerine koyarak hırslarına kavuşmak için iftira,gıybet ve dedikodularla insanları birbirine düşürür,insaf ve merhametten uzak işler yaptığı için de, hem kendisi hem de millet uyuyamaz,
İnsan olarak sorumluluğumuz.
Toplumsal ahlakımızın kaybolmaması,ortak iyiler ve insanların kendi yaşamlarını yönetmeleri için özgürlükle gelen sorumluluklardan da
kaçmadan sessiz kalmamayı görev saymalıyız, sessiz
kalmak kini,nefreti ve çürümüşlüğü kabullenmektir,insan
olarak,doğruları,yanlışları duyup,görüp,hissedip,akıla,gönüle hitap
eden katılmadığımız fikirleri bile dile getiren, insanı insan yapan
ve yücelten doğruları
yapmak için kendimizi görevli saymalıyız,
Güzellikler yapmak için,
Başkalarına eziyet etmenin ,bundan zevk duymanın, bir nevi ahlaksızlık olduğunu bilmen gerekir, bilirsen,öfkeyi artıran,zarar veren cahillerin ne yanında,ne de arkadaşı ol,olursan cahilden
ne bilgi öğrenirsin ne de görgü,alırsan aptallaşır affedilmeyen hatalar yaparsın,
Kötülükleri iyilikle kovmak,insan olmak zordur,
Haysiyetli yaşamak için,zalimlerin zulmüne,eziyetine,baskısına karşı çıkıp;sen''haksızsın'' demek,yaptığı adaletsizlikleri,zulümleri alkışlamamak,haksız yapılan her işlerine susmayıp karşı çıkmak zordur,
Azap içinde ölmemek için,bilimsel düşünüp,fakirlikten daha kötü olan cahillerden olmamak için eksiklerimizi görüp iyi şeyler
yapmak için de hislerimizi mağlup etmeliyiz,
Zalimlerin zulmüne baş eğip kapanmayan yaraların açılmasına sebep olmamak için,birbirimizi sevmede,birbirimize hayırlı işlerde yardım etmede yarışmalıyız,zenginlerin fakirlere,kuvvetlilerin
zayıflara,alimlerin cahillere destek olması,insanların kendisi için
istediğini herkes içinde isteyip yapması gerekir.
BİLAL GÜRER

30 Mayıs 2016 Pazartesi

1453-FATİH SULTAN MEHMET - 2016 BİZ
''Diri de olmaz ise ölüye hürmet çözülür bağları dağılır millet''demişti Ziya Gökalp,
23 Nisan 1920 de,29-Ekim 1923 te,19 Mayıs 1919 da,bizi biz yapan bayramlardır,tarihimizde ki diğer başarılarla övünüp,başarısızlıklardan da ders almak, anlam ve önemine değer verip kutlamak ta bizim 
görevimizdir. Dini ve Milli günlerin tamamının bu millete ait olduğunu bilmek gerekir.Acı da,sevinçte bizimdir.
Fatih Sultan Mehmet,Hem dünyayı,hem ahireti ayetlerin ve hadislerin ışığında birlikte düşünen, her şey''adalet'' için diyen bir anlayışın adamıydı,
Yoksulluk umurunda olduğu için,''veren el,alan elden hayırlıdır'' ve ''hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için,hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalış,''emrini yerine getirmek amacı ile alimlerden ders alır uygulardı,
Devlet bir ahlak ve hukuk kurumudur diye düşünür bu kurumları koruyup yüceltmek ile halkın saadet ve mutluluk içinde yaşayacağına inanırdı,
İlim,akıl ve ahlak anlayışına aşık olup, alimlerin,sanatkarların ''toplumsal mutluluk ve milletin refahını,saadetini sağlamak için çalışmalarını planlardı,
Kimseyi horlamadan iyiliğin kölesi,kötü kimselerin alçalarak yaptığı işlerinin insanlara zarar vermesine engel olan,ahde vefa ederek yaşamayı vazife sayardı,
İnsanlarla iyi geçinmeyi,işlerinde hile,kurnazlık yapmamayı,kimseye garez ve kin ile güçlük ve zorluk çıkarmayı insanlıktan çıkmak olarak anlardı,
Yarınsız yaşamaz,merhametli ama halkına zarar verenleri affetmeyen,halkının dertlerini araştıran,olanlara da deman olmaya çalışıan,asalak geçinenlere de çok kızardı,
''Ölünceye kadar ağaç dikiniz'' diyen Hz. Muhammed aşığı olan Fatih Sultan Mehmet ''ormandan bir dal kesenin başını keserim''diyecek kadar doğa aşığıydı,
Asıl olan halktır,hizmet o'na ve her şey o'na layık ve yararlı olmalıdır,halkın zayıf ve yoksul olması düşünülemez,halkının mutluluğunu sağlamak için cömert ve duygulu bir adamdı,
Zamanın ve sağlığın değerini bilerek,boş zamanını iyi değerlendirip çalışmayı ibadet sayarak büyüklerin işini işlerin en büyüğü sayardı,
''insanların idaresinden hoşnut ve razı,sulh,neşe ve huzur içinde olup her türlü zarar ve sıkıntıdan uzak yaşamaları için insanlara iyilik etmekten ayrılmazdı,
2016 DA FATİH SULTAN MEHMET OLAMAYAN BİZ,
''Hakikatle aramıza bir perde gerdik,insanı insan yapan değerleri dünya malını artırmak için bir kenara koyduk,imanımızı sermayeye mağlup ederek ekonomik ablukaya teslim olup iki yüzlü siyaset sayesinde çok şey kaybettik.
BİLAL GÜRER

7 Mayıs 2016 Cumartesi

BAŞIMIZIN TACI ANNELERİMİZDİR;

İnsan Gözünün İlk Gördüğü: “Annesidir”

İnsan dünyaya geldiği ve gözünü açtığı zaman karşısında ilk gördüğü annesidir...sevgiyi her acının, her ''sorunun'' en önemli çözüm yolu görerek hakiki ve kalıcı sevgilerin ateşiyle yanmayı, her acıya katlanan ve iyi evlat olmamızın inceliklerini öğreten annelerimizdir...

Yavrusunun kokusunu hissetmediği, yavrusunu kollarına almadığı zaman mutsuz olan, yavrusu uyumadan uyuyamayan O'ndan önce uyanan, ne yapsak hakkını ödeyemeyeceğimiz,annemizdir...

Fedakâr ve sabırlı olarak hep verici olan, her zorluğu yenerek çocuğuna değer veren ve bunu hissettiren, .gülüşünü hiç eksik etmeyen, yavrusunun içini sevgiyle dolduran,bunun için de cennetin ayaklarının altına serildiği varlık annemizdir…

Ağladığımızda ağlayan, güldüğümüzde gülen, hastalığımızda geceleri hiç uyumadan başımızda bekleyen, hatta “Allah'ım yavrumun hastalığını bana ver” diyecek kadar yavrusuna şefkat gösteren annemizdir…

Hayatta başarılı olmamız için ayaklarımızın üzerinde durmayı öğretmeye çalışan,her zaman iyiliğimizi isteyen, iyi huylu,becerikli,aklı başında,neşeli bireyler olmamızı ve ayağımıza bir diken parçasının bile batmasına razı olmayan annelerimizdir…

Güler yüzlü ve tatlı dilli olmayı, asık surat ve sert sözlerle insanları incitip kırmamayı, hayatta başarılı olmamızın yolunun çok çalışmaktan geçtiğini,yaşamak için iyi şeyler yapmaya koşmayı öğreten annelerimizdir,

Mutluluğa ulaşmak için nezaket ve zarafeti,çevremizdekilere yardım etmenin zevkini,örf ve adetlerimize göre saygısızlık ifade eden davranışları yapmamızın üzüntülere yol açacağını öğreten annelerimizdir,

Sevmeyi bilmeyi,arkadaşlar edinmeyi,hedefe sahip bir birey olmayı, kendimize güvenmeyi , zamanın değerini öğreten annemizdir.

Doğruyu söylemekten asla çekinmemeyi,kapımızı çalan fakir,zayıf ve misafir kim olursa olsun geri çevirmemeyi, yüreklerimizden sevgi ve merhametin eksilmemesini, sadakat,vefa,saygı ve sevgiyi yaşamayı, yaşatmayı öğreten annelerimizdir,

Yaşamak için yemeyi, yemek için yaşamamayı,kimseye kul,köle olmamayı, kardeşlerimizi ve başkalarını kıskanmamayı,kimsede ayıp,kusur aramamayı varsa düzeltilmesine çalışmayı,gösterişten hoşlanmamayı öğreten annemizdir,

Sevgi,güven ve bağlılık duygularını geliştirmek için birbirimizin sevinç ve üzüntülerini paylaşmayı,herkesin hakkını hukukunu korumayı,görüş ayrılıkları yüzünden kavga etmemeyi,edeceksek Ülke bütünlüğü, Özgürlük ve Bayrak için ‘’ortak iyi’’ için etmeyi öğreten annemizdir,

Kendimize güvenmeyi,fedakâr ve sabırlı olarak hep paylaşmayı,esnek olmayı,inatçı olmamayı,olumlu düşünmeyi,diyaloğa açık olmayı,en güzel şeyin şefkatli olmak olduğunu,en güzel şeyin iyilik yapmak ve cahillerden uzak durmak olduğunu öğreten annemizdir. O ilk ve son öğretmenimizdir. 

Ya bugün?

Anne sevgisi, sevgilerin en güzelidir diyerek annelerimiz için ne yapıyoruz?

Ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmete ve hürmete layık olan en yüce varlık bildiğimiz annelerimiz için ne yapıyoruz?

Karşılık beklemeden ‘’of !’’ bile demeden layıkıyla sevebiliyor muyuz?

Pişmanlıklara yol açacak durumlara yer vermemek için çok sevdiğimiz annelerimize cenneti bu her şartta bu dünyada yaşatmayı,her acılarını tatlıya,hüzünlerini mutluluğa çevirmeyi,dertlerine derman olmaktan zevk almalıyız,

Azap içinde ölmemek istiyorsak merhametli olmamazı,sevginin sevgiyle çoğaldığını bizlere öğreten annelerimizi layıkıyla sevmeli, onları her zaman hatırlamalı, en güzel şekilde hizmet etmeliyiz, alçak gönüllülükle üzerine kanat germeliyiz,

TÖREMİZDE;

‘’Sen olmaz isen ne tek bir can,ne tek yiğit ne de insan,çilekeş TÜRK kadını sen gül ki gülsün VATAN’’ anlayışı vardı ama son 20 yıldır Analar ne yazık ki ya azarlanıyor ya da acısı artarak yavrusunun ardından ağlıyor.

Hak her zaman doğruya yardımcıdır.

BİLAL GÜRER

3 Mayıs 2016 Salı



GAFLETE DÜŞMEMEK İÇİN;

''İNSAN OLANIN DUYAN BİR KALBİ VE DERDİ OLMALI, 
DERDİ DE İNSANA ACI ÇEKTİREN HER HAKSIZLIĞA KARŞI ÇIKMAK OLMALI,
OLANLAR KARŞISINDA DA UYUMAMALI,''
Mühim olan insanların nelere kıymet verdiğidir,insan,ne duyarsa,ne görürse,ne hissederse ona göre duyar,görür ve hisseder,insan olarak iyi yaşamaya çalışırken başkalarının da iyi yaşaması,yaşamlarını kendisinin yönetmesi için çaba sarf eden olmak gerekir.
Barış ve sevginin birleştiği, dostlukların daha çok büyüdüğü, hoşgörünün arttığı,hüzünlerin azaldığı, mutlu ve umutlu nice hayırlı,güzelliklere vesile olan günleri kendimiz ile yüzleşerek yaşamak için;
İnsan,hoş olmayan her düşüncenin,bir kötülüğe,sebep olacağını düşünerek hayatımızın olumsuz yönde değişmemesi için insanların iki cihanda da yüzünüzün ak olması için her şeyden vazgeçse de, haysiyetinden asla  vazgeçmeyeceğini bilmelidir.
Yoksulların elinden tutup kaldırmak,fırsat eşitliğinde zirveye çıkmak istiyorsak,paranın,makamın şaşkını,düşkünü,kölesi olup ahlak değerlerini yıkmamak için gaflete düşmemek gerekir,
Hz.Muhammed demiş ki;
İIim yapmak, ameIden hayırIıdır. Dinin kıvamı da verağdadır. AIim iImi az da oIsa, iImi iIe ameI edendir.
Hakkın diIe getiriImesi gereken yerde susan, diIsiz şeytandır.
AdaIet oImadıkça;
Yönetimin faydası oImaz.
Edep oImadıkça; AsaIetin faydası oImaz.
CömertIik oImadıkça; ZenginIiğin faydası oImaz.
Güven oImadıkça; Sevincin faydası oImaz.
Kanaat oImadıkça; FakirIiğin faydası oImaz.
AIçak gönüIIü oImadıkça; YükseImenin faydası olmaz.
Hz Ebubekir demiş ki;
DoğruIuk emanet, yaIancıIık hıyanettir.
Hz Ömer demiş ki;
Gözü haramdan korumak, en güzeI şehvet perdesidir.
Hz Osman demiş ki;
Doğru Alın, Doğru Verin.
Hz Ali demiş ki;
KaIp kör oIduktan sonra, gözIerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. HaksızIık önünde eğiImeyiniz. Çünkü hakkınızIa beraber şerefinizi de kaybedersiniz. Ya söyIeyen, öğreten biIgin oI, ya dinIeyen beIIeyen öğrenci, üçüncüsü oIma.
 Bilmeliyiz ki,Din ,doğru inanç,,riyasız ibadet ve yüksek ahlak demektir.
Kendimizi ve haddimizi bilerek kendi kendimizi kandırmadan gaflete giden adımlar atmadan yaşamalıyız.
BİLAL GÜRER

23 Nisan 2016 Cumartesi

BU GÜN 23 NİSAN, CAHİL OLMAK ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY;
Atatürk'demişti ki, "Ben çocuk bayramını, çocuklara hürmet edilmesini temin ve onların zaafından yararlanarak çok defa yapıldığı gibi onlara eziyet ve hayvan gibi muamele edilmesini önlemek için meydana getirdim. Bu tedbirim, milletin geleceğine bir saygı olarak görülmelidir"

Son yüz yılda,
Gezegenin dörtte üçünü tutsak etmiş, doymayan bir iştahla bu ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömüren,insanlarını kendilerine kul eden,emeklerini yiyen sömürgeci medeniyetlere karşı mücadele etmek için çocuklarımıza ‘’milli duygularla,çağdaşlaşarak’’,hatalar yaptığında tarihin tekerrür edeceği öğretilmelidir,

Tarihimiz derslerle doludur,önemli olan çocuklarımızın bu dersleri anlamalarını ve tarihten doğru dersler alabilmelerini sağlamak,Gazi Mustafa Kemal gibi tehlikeleri göze alarak makus talihimizi yenmeleri için görevli oldukları çocuklarımıza öğretilmelidir,

Başımıza gelenler Öğretilmediği takdirde sömürgecilerin egemenliğine baş eğecekleri, direndiklerinde de her türlü ambargodan,silahlı saldırıya kadar,bütün imkanlarıyla emperyalistlerin kardeşi kardeşe düşürerek üstlerine gelecekleri millet olarak tarihten silinip yok olacağımız öğretilmelidir,

Bilmeliyiz ki;
Yüreğinde Vatan,insan sevgisi taşıyan bir kimse şefkatli ve merhametli olur.Yardım sever,yapıcı olur,varlık,bilgi ve mutluluk gibi herkeste bulunmayan iyi ve güzel şeyleri başkaları ile paylaşma yoluna gider,
Bayraksız olmamak için,
Ana ve babalar,ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için,
Aynı zaman da,olmak ya da olmamak savaşını kazanmayı şart olarak görmelisin, bilimin bütün hünerlerin baş tacı,bütün kapıların anahtarı olduğunu bilmelisin ve Atalarına layık olmak için, ’’bilim en yüksek dileğim,en önemli amacım,en sağlam tutanağım,en yüce kıblem demelisin.

BİLAL GÜRER