23 Eylül 2016 Cuma

Bu millete ne oldu? 
Koskoca ağaçların bile bir tohumun eseri olduğunu bilmiyor. Kiminle konuşsan, dertleşsen; kadını-erkeği, genci-ihtiyarı, işçisi-köylüsü, kentlisi, okumuşu, okumamışı, yoksulu, varlıklısı herkes ''güleç bir yüzle ve tatlı bir sözle gönül almanın; acımanın, gelmeyene gitmenin, vermeyene vermenin, komşuluğun, akrabalığın, yaratandan ötürü yaratılana saygının yok olduğunu hayal kırıklıklarının verdiği acılar içerisinde yaşadığını söylüyor. 
Kimse kimseye gönlünün kapılarını sevgi ile açmaya, veren el olmaya, güzel duyguları acıları ve iyilikleri paylaşmaya korkuyor. Hayal kırıklığına uğrayabilirim; umulmadık hareketler görebilirim, beklenmedik sözler duyabilirim korkusu yüzünden, kimse kimsenin elini tutmak bile istemiyor. 
Öyle bir toplum olduk ki örnek insan bulup, ona güvenip örnek alıp; peşinden gitmek için kıvranıyoruz. Bugün, düşünen, hassas insanların emekleri boşa gidiyor. Özleri ve davranışları arasındaki çelişkileri artan insanlar çoğaldıkça çoğalıyor. İnsana yakışmayan bu davranışlara; çıkarı olanlar: “İşine geldiği için ses çıkarmıyor.” Erdemli olan insanlar da hayal kırıklıkları içinde tutunacak dal arıyor. 
Yıllardır herkes birbirine soruyor: “Evlatlarımızı sağlıklı, ince ruhlu, sevmeyi, sevilmeyi bilen. Egoist, kendini beğenmiş, duygusuz, yardımlaşma duygusundan uzak olmadan; herkesten, her şeyden bir ders alarak; edepli yaşamayı. Hava, su ve ekmek kadar önemli, küçük şeylerin bütünün içinde aldığı yeri görmelerini ümit ederek yaşıyoruz. Kendimizi aldatmayalım. Hoşgörü ile gönül penceremizi adaletsiz olan her işe kapatalım. Hiç bir şeye işimize geldiği gibi bakmayalım. Edep dolu, saygı dolu, incelik dolu, sevgi, saygı ve merhametle ile veren el olup; taş gönüllülükten kurtulunca, insan da insan gibi olunca hayat ne güzel yaşanıyor. 
Bilmeliyiz ki:” Her şey her şey için, her şey bir şey için vardır.''
BİLAL GÜRER 
23-09-2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder